anı defteri

Prof. Dr. Ahmet Eyüce

Prof. Dr. Ahmet Eyüce

(1947-2013)

Sevgili hocamız ve BAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesi dekanı Prof. Dr. Ahmet Eyüce’yi kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.

Mimarca yaşanan bir ömrün ardından, 9 Ağustos 2013’te arkasında pek çok proje, yetiştirdiği mimar ve güzel dostluklar bırakarak aramızdan ayrıldı.

Kendisine Tanrı’dan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz.

Bu web sitesi Ahmet hocamızın anısına kurulmuş olup, kendisinin yazıları, sözleri, projeleri ve görselleriyle geliştirilecektir.

***

We are deeply regretful because of the loss of Prof. Dr. Ahmet Eyüce: our beloved teacher and the Dean of Bahçeşehir University Faculty of Architecture.

After an architecturally spent life, which is full of many projects he realized, architects he educated and sincere friendships he made, he passed away on August 9th, 2013.

Our thoughts are with his family and friends. May he rest in peace.

This website is going to be developed with his articles, quotes, projects and photos in his memory.

ahmet eyüce’nin ardından…

Ahmet Eyüce aramızdan ayrılınca hepimiz bir dost, bir hoca ve bir baba kaybettik.

Sevgili Ahmet Eyüce hocamız hakkında paylaşmak istediklerinizi en alttaki Anı Defteri bölümüne “yorum” olarak yazabilirsiniz.

* * *

We are deeply regretful because of the unexpected loss of Ahmet Eyuce. We will always remember him as a passionate architect and professor, a sincere friend, and a loving father.

You can share your message in the comments section below.

Ahmet Eyüce’nin Ardından…

Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nin yayın organı EGE MİMARLIK’ın 84. sayısında Ahmet Eyüce anısına ayırdığı sayfalarda, pek çok mimar Eyüce ile ilgili anılarını paylaştı.

okumak için tıklayın

Necati Şen, Yelda Hızıroğlu, Ayşe Banu Aydın, Emre Ergül, İpek Ek, Betül Arısoy, Tanju Türker, Füsun Selçuk Kirazoğlu, Selin Nevrim, Yenal Akgün, Cem Kırlangıçoğlu, Nilay Ünsal Gülmez, Deniz Dokgöz, Ebru Yılmaz, Eti Akyüz Levi, Didem Veryeri, Ayşe Atatoprak, Boygar Özlen, Numan Cebeci, Başak İpekoğlu, Kıvılcım Keskiner, Haziran Günel

Ege Mimarlık 2013/2 84

Ahmet Eyüce

Son zamanlarda yitirilen “sokak” ve “mahalle” gibi bize ait kavramların yeniden önemsenmesini savunan Eyüce’ye göre AVM’leri yaygınlaştırmak yerine “çarşı-pazar” geleneğimizin sürdürülmesi, günümüz mimarlığının esasları arasında yer almalıydı… İstanbul’daki Bahçeşehir Üniversitesi’nin Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanlığı’nı bu düşünceleriyle üstlendiğinde, akademik yaşamının en verimli yıllarını okulun karşısındaki Sinan Paşa Camisi’nde noktalayacağını nereden bilebilirdi? […] Peki, neydi Ahmet Eyüce’nin onca insanı ve meslektaşını bir araya toplaya(bile)n düşünceleri? Haberde yer verdiğim bir özeti yineliyorum: “Modern mimarlığı kimlikli kentleşmeden uzaklaşmanın aracı olarak kullanmaya çalışanları en kapsamlı sorgulayan mimarların başında Eyüce gelmiştir.”

köşe yazısının devamı

Oktay Ekinci

Cumhuriyet Gazetesi, 21.08.2013

UNESCO Venice Office mourns passing of Prof. Dr. Ahmet Eyüce, Member of its Scientific Council

Yolanda Valle-Neff, Director of the UNESCO Regional Bureau for Science and Culture in Europe, Venice (Italy), expresses deep sadness over the news of the death of Prof. Dr. Eyüce, member of the Office’s Scientific Council since 2012, on 9 August 2013.

continue reading

UNESCO Venice Office

Unesco.org, 14.08.2013

Zil, Şal ve Gül…

“Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı… Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı…

Bakınız… Zil, şal ve gül… raksın bütün hızı… Dikkat ediniz… üç defa kırmızı…”

Şarkının sözleri, yani Endülüs’de Raks şiiri, biz öğrencileriniz için, Yahya Kemal’den çok size, Ahmet Eyüce’ye aittir hocam. Tasarımın ne olduğunu bize bu dizelerle anlatır, sonra boş bakışlarımıza muzipçe gülümseyerek, iyice düşünmemiz için tekrar ederdiniz. Sonra bakıp tekrar gülümserdiniz… Biz de tabii düşünmeye devam ederdik… Kastettiğiniz bütün bağlantıları kurabilmek, tasarımın en olgun haline örnek olarak verdiğiniz bu şiiri, sizinle aynı hassasiyetle algılayabilmek için…

yazının devamı

İpek Ek

Arkitera.com, 12.08.2013

Hocamın anısına saygılarımla…

Hocam,

Seninle ama sensiz geçen 120. günde tamamlanan, kontrol mimarı olarak harcadığım tüm emeğimi senden öğrendiklerimin bir teşekkürü olarak sana ve ustam Berk Or’a adadığım, Bakırköy Belediye Başkanı Sayın Ateş Ünal Erzen başkanımın Türkiye’ye kazandırdığı, mimari projesi arkadaşın Y. Mimar Cemal Mutlu tarafından çizilmiş olan Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi‘nin bazı fotoğraflarını seni sevenlerle senin sitende paylaşmak istedim.

Seni çok özleyen öğrencin,

 

Sermet Elçi

09.12.2013

anı defterinden sayfalar

online anı defteri

45 Comments

  1. BAUMEZUN

    Hakkın rahmetine kavuşmuş olsan da, ardında bıraktığın eserlerinle, öğrencilerinle ve onların eserleriyle ölümsüzleşeceksin, mekanın cennet olsun, nur içinde yat Ahmet Hoca.

    Ahmet Eyüce’den ders alma şansına sahip olabilmiş tüm BAU mezunları adına,

    Bahçeşehir Üniversitesi Mezunlar Derneği
    BAUMEZUN

    (Anı defterinin yapımında emeği geçen herkesin ellerine sağlık.)

    Reply
  2. Vildan Sarpas

    Meslegimize verdigi katkilardan dolayi daima minnettar olacagiz.İsiklar icinde uyu Hocam…

    Reply
  3. Bedriye Işıldak

    Özen abla ve Rahmetli Ahmet abi, bizlerin (E.Ü.G.S.F. 19771981 dönemi)eğitimimiz dahil mesleğe atıldığımız ilk yıllarda örnek aldığımız nadir hocalarımızdı.Bizler, sizleri tanıma ve sizler tarafından eğitilme fırsatı bulmuş şanslı bir nesil idik.Çok değerli insan,çok sevdiğimiz hocamız rahmetli Ahmet abimizi tüm emeği geçtiği öğrencileri bizler unutmadık unutmayacağız.Mekanın cennet olsun hocam.Özen ablaya ve biricik kızlarına uzun ve sağlıklı ömürler dilerim.

    Bedriye Işıldak

    Reply
  4. BAŞAR DEMİRAY

    ölüm ani olunca ve yitirdiğin sevdiğinse,değerliyse,insan gibi insansa hüzünü ve acısı çok büyük oluyormuş bunu anladım.İyi ki seni tanımışım hocam,bugün bile çoğu durumda,hayata ve mesleğime senin öğretilerinle bakıyorum.mekanın cennet olsun.Bu dünyada hep iyilikle yad edileceksin.

    Reply
  5. HÜLYA SAYIN

    Değerli Hocam;

    Sanırım dıger ogrencılerınızden farklı olarak iç mimarlık lisans eğitimine 30 yaşından sonra başlamış, sizin değiminizle ‘ kaçık anne’ yim.. neredeyse bır cok ınsanın egıtımını tamamlayıp ıs hayatının bellı deneyımlerıne sahıp olmus hemen hemen meslekı dorukta oldugu yaşlar ben sızın ve sızın gıbı degerlı bır cok hocamın bılgısıne teslım olmus çomez bır ogrencıydım..ılk dersınızı hıc unutamayacagım..o ılk derste hayat ve mımarlık uzerıne, kendınıze has samımı uslubunuzla yaptıgınız o konusma, o an sectıgım meslege asık olmama neden olmustur..sızın gıbı donanımlı entellektuel mımarların , gelecekte mımar olacaklar adına sızden yararlabıleceklerı en verımlı caglarında kaybetmek ıcımı acıtıyor..ne mutlu bana kı, unıversıtede sızden ders alma sansına sahıp olmus,tavsıyelerınızı dınlemıs,en onemlısı sızın gıbı bır ınsanla sohbet etmıs,engın bılgılerınıze şahit olmusum..sızı saygıyla,sevgıyle anıyorum…..mekanınız cennet olsun..

    Reply
  6. İlhan DEVRİM

    Bize projelerimizde “mavi boncuk”u öğreten hocamızı kaybettik. Allah rahmet eylesin..

    Reply
  7. Belgin Çallıoğlu

    Sevgili Özen ve Deniz,
    İzmir’deki komuluğumuzdan sonra, İstanbul’da da aynı sokakta komşu olduğumuzu öğrenince çok sevinmiştim. Uzun süredir görüşemesek de sizlerin yakınımızda olduğunu bilmek güzeldi.

    Ahmet Hoca’mızın sonsuz yolculuğuna çıktığını gazetede okuyunca hem komşumuzu hem de günümüzde çok gereksinim duyduğumuz aydın akademisyenlerden birini daha yitirdimiz için çok üzüldüm. İçtenlikle sabır diliyorum.

    Reply
  8. Aysel Cetinsoy

    Hangi birisini anlatmalı bilmiyorum meger ne cok sey paylasmısız gunlerdir film seridi gibi gozumun onunden geciyor belki ilerleyen zamanlarda tekrar tekrar yazabilirim Deniz ve hepimiz öksüz kaldık… :((((

    Reply
  9. Aysun Derici

    EÜGSF 1977-81 dönemi öğrencisi olarak,Ahmet Bey ve Özen Hanımı unutmam mümkün değil.Ahmet Bey’in en verimli çağında erken kaybı beni .çok üzdü.Işıklar içinde yatsın.Özen Hanıma ve yakınlarına sabır diliyorum.Hepimizin başı sağ olsun.
    Aysun Derici

    Reply
  10. Ahmet KÜÇÜK

    Okula ilk başladığında, hoca olarak motivasyon kaynağım, babamı kaybettiğimde (üniversite ikinci sınıftaydım) ağabey, baba yarısı, mezun olacağıma yakın zamanlarda işlerini paylaşan ve bugünkü büromuzun temelini atmama yardımcı olan hamim, ortağım, meslektaşım, arkadaşım Ahmet Hoca….

    Ne çok şey paylaşmışız seninle… Düşündükçe artıyor etkin… Hep söylüyorum, insan yaşarken sevdiklerine sarılmalı nedensiz. Nedensizce gitmeli ona, ben geldim, nasılsın demeli, ortasından başlamalı söze, anlatmalı, dinlemeli. Hiç kopmamış gibi, mesafelerin ardına sığınmadan. Görüşmek için hep ertelediği bir bahanesi olmamalı
    .
    Netten yazmıştın en son, “Sevgili Ahmet seni çok özledim. Umarım bu yaz görüşürüz” demiştin. Nasıl mutlu olmuştum, bilemezsin. Keşke, İstanbul’a gelişlerimde, görseydim seni. Keşke….

    Ağustos geldi, sen gittin Ahmet ağabey. Bir şaka gibi. İnanılmaz bir boşluk. Yaptığın bir espri gibi algılıyorum önce. Sonra, salt gerçek durduruyor beni.

    En çok neyi seviyorum biliyor musun Ahmet Hoca, aklımdayken sen, milyon tane anı geliyor aklıma… Louis Kahn, Zeki Müren, rakı, Foça, fakültemiz, sigara, şablon, işkembe, çöl, cetvel…. İlgili ilgisiz bir sürü şey… Hepsini kazımışsın kafamıza, hiç zorlamadan, yaşayarak, yaşatarak.

    Arada bu deftere yazmak istediğim o kadar çok şey var ki…. Aklıma geldikçe de yazacağım zaten…

    Yazarken dağılıyorum…

    Ama, sana söylemek istediğim tek şeye gelince, “İyi ki seni tanıdım hocam” demek geliyor içimden… Hocam… “İyi ki seni tanıdım”……

    Ahmet

    Reply
  11. Sermet Elçi

    Günlerdir düşünüyorum. “Neleri yazayım, nasıl yazayım,” diye.
    “Öğretmenim, dostum, sırdaşım, arkadaşım, espri üretme ortağım,” desem yetmiyor.
    “Sözün bittiği yerdeyim,” desem olmuyor.
    1974’te tanıdım seni, üniversitede hocamken bir anda Ahmet Ağabeyim oldun.
    Sevdim seni, bana mesleği öğrettin, sevdirdin.
    Eğer bugün bir yerlerde isem, bunda Senin ve Özen Ablamın payı çok büyük biliyorsun.
    En acılı günlerimi, en mutlu günlerimi paylaştın benimle.
    Nikah şahidim oldun.
    Ablamı, babamı birlikte verdik toprağa.
    Nasıl anlatılır bilmiyorum, ağabeyimdin işte…
    39 yılımızı paylaştık dile kolay, bir günden bir güne kırılmadık birbirimize.
    Şimdi nerdesin bilmiyorum ama ben de yanına gelene kadar yaşayacaksın benimle.
    Çok ama çok özleyeceğim seni.
    Adam gibi adamdın be Ahmet Abi…

    Sermet
    Kardeşin

    Reply
  12. Mete Sözer

    İstasyon

    “Gözyaşlarına uyandım bu sabah
    Ciğerimde kara bir nefes
    Boğazımda kuru bir yaprak
    Art arda dizili
    Geçip gittiler önümden
    Durup da beni almayan
    Anılara uyandım bu sabah.”

    Ahmet Eyüce Hocam için…
    Nur içinde uyu….

    Reply
  13. Ayşe DEMİROĞLU

    Biz öğrencilerine, projeye ve hayata sıradışı bakmayı öğrettin, mimarlığı sevdirdin. Nur içinde yat Ahmet abi, mekanın cennet olsun.
    Sevgili eşi ve hocamız Özen ablaya ve biricik kızı Deniz’e başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

    Reply
  14. emel pekmez aslanoğlu

    hiç proje dersi alamadığım ama proje hakkında en çok şeyi ondan öğrendiğim , çok değer verdiğim hocama Allahtan rahmet , Özen hanıma başsağlığı diliyorum ..

    Reply
  15. Sermet Elçi

    Söyle bakalım Ahmet Abi,

    Bundan sonra ben, gazetenin ikinci sayfa haberlerini, TV haberlerini,
    Kurban bayramında kendi kanını akıtanların istatistiklerini,
    Kaçan boğaların yaptıklarını, kiminle paylaşacağım?

    Başım sıkışınca kimi arayacağım?
    Benim sırdaşım kim olacak?

    “Sermet, senin hayatını yazacağım” deyip durdun,
    Söyle bakalım şimdi kim yazacak?

    Ben kiminle karşılıklı kesintisiz espri üreteceğim?
    60 yaşından sonra abim kim olacak?

    Daha sorayım mı?
    Giderken bunları hiç düşünmedin değil mi?

    Merak etme gittiğin yerde de rahat bırakmayacağım seni,
    Mektuplarımı bekle, burada ne olup biterse sana yazacağım,
    Zaten muhakkak bir gün yanına da geleceğim.
    Sakın benden kurtulduğunu sanma…

    Sermet

    Reply
  16. M.Serdar Işık

    Sevgili Hocam,
    Hala Konyada gerçekleştirdiğimiz ” Modern Kent, Mimarlık ve Çağdaşlık Mitleri” sempozyumunun adını kağıda bakmadan söyleyemezken, senden öğrenecek o kadar çok şey vardı ki… Nurlar içinde yat.

    Reply
  17. Sermet Elçi

    Hocam,

    Biraz önce sitedeki televizyon programını izledim. Beni 37 yıl önce mezun ettin ama programı izleyince, o kadar güzel anlatmışsın ki, tekrar üniversiteye kayıt yaptırasım geldi.

    1974 yılında 3. sınıfta sen ve Özen Abla hocam olana kadar, ben mesleğin farkında bile değildim. Ondan sonra kanıma girdin, bana fotoğraf makinesi aldırıp, Allah’ın kışında Kapadokya’lara gönderdin.

    Senin sayende mesleği sevdim. Şimdi de şantiyede yatıp kalkıyorum. Hem de büyük bir keyifle, zevkle, heyecanla çalışıyorum, yapı ortaya çıktıkça inanılmaz keyif alıyorum.

    Sanki kız çocuğu gibi, doğdu, büyüdü şimdi süslenme çağı geldi, her gün yeni elbiseler giydiriyoruz, kısmetse Kasım, Aralık gibi evereceğiz. Sonra başka bir kız çocuğumuz olacak, 37 yıldır bu kaçıncı çocuğum inan sayısını unuttum. Ama hepsinin büyükbabaları sen, büyükanneleri Özen Ablamdı.

    Ne yazık ki çocuklarım bundan sonra büyükbabalarını tanıyamayacak. Ama merak etme hepsine seni anlatacağım, muhakkak üzerlerinde senden bir anı taşıyacaklar.

    Canım abim,
    Ben gelene kadar oraların keyfini çıkar,
    Ben gelince nasıl olsa her zaman ki gibi başını derde sokarım.
    Hiç şüphen olmasın…

    Sermet

    Reply
  18. Taner Günbay

    Çok sevdiğim Ahmet Hocama Allahtan rahmet diliyorum.Geride kalanlara sabır ve sağlıklar, hepimizin başı sağolsun.Seni hiç bir zaman unutmayacağım hocam..

    Reply
  19. Aysel Cetinsoy

    Sevgili Ahmet abi sevgili Ahmet abi sevgili Ahmet abi siz de bana boyle yazmıstınız son mesajınızda üc kez tekrarlayıp Çesme’ye gelisinizi haber verip mutlaka goruselim demistiniz olmadı …Dün Kayserili dostlar telefonla bana sitem yagdırdılar sen ne yaptın bizi Ahmet hoca ile tanıstırdın diye … Aglıyorlardı ben de oyle .Daha uzun zaman arkanızdan aglayacaga benziyoruz…

    Reply
  20. Sermet Elçi

    Hocam,

    Siz İzmir Atatürk Lisesi’nde Fransızca öğretmeniniz olan babam için, her ortak sohbetimizden sonra “Sermet, baban birinci dereceden koruma altına alınması gereken tarihi varlık. Lütfen anlattığı her şeyi yaz” demiştiniz. Bense bu önerinizi sanki babamı hiç kaybetmeyecekmişim gibi önemsememiştim. Babamı uğurladıktan sonra çok iyi anladım uyarınızı, ama çok geçti artık. Aklımızda kalanlarla yetinmek zorunda kaldık.

    Hocam, siz de aynı değerler sahip, ‘birinci dereceden koruma altına alınması gereken’ çok değerli birisiniz. Ne mutlu ki size, sizin söylediklerinizin, karalamalarınızın, çizdiklerinizin, yazdıklarınızın, notlarınızın sonsuza kadar kalması için sevenleriniz şimdiden kolları sıvadı.

    Sermet

    Reply
  21. Sermet Elçi

    İLK ÖĞRENCİDEN ÖĞRENCİLERE,

    Merhaba,

    Ben Eyüce ile daha önce de yazdığım gibi 1974’te 3. sınıfta tanıştım. Tanıştığım gün ondan çok şey öğrenebileceğimi fark ettim. Öğrenmeye başladığımda, ondan çok iyi bir abi olacağını gördüm. Abim olduktan sonra onunla dost, ama ‘gerçek dost’ olunabileceğini hissettim.

    İyi günde, kötü günde dostum oldu, sırdaşım oldu. ATM’m oldu. (Ahmet Tediye Merkezi – limitsiz, faizsiz, ödeme süresini sizin belirlediğiniz banka. ATM’nin şifresi de çok sevdiğim hocam Özen Eyüce idi.)

    Hocam İstanbul’a gelene kadar, ben 1983’ten beri İstanbul’da yaşamama, abim de bir süre Arabistan’a gitmesine rağmen; aramıza ne mesafeler, ne eşlerimiz, ne çocuklarımız, ne işimiz, ne de özel uğraşlarımız giremedi. Hep ama hep beraber olmayı becerdik.

    Ta ki İstanbul’da Bahçeşehir Üniversitesi’nde göreve başlayıp, sizlerle tanışana kadar… Hatta abime başka üniversitelerden de teklifler, hem de reddedilemeyecek teklifler geldi. Ama o sizi seçti. Bu seçimindeki kriterleri de birlikte paylaşmıştık.

    Sizinle tanıştıktan sonra beni yavaş yavaş ihmal etmeye başladı. Sizlerin daha iyi yetişmeniz için, üniversitenizin vizyonunun daha yükseklere çıkması için, kendini daha çok geliştirip sizlerle paylaşmak için ihmal etti beni. Bu yüzden açık söyleyeyim, sizleri kıskanmadım desem yalan olur. Birkaç kez makamına geldim. Sizleri gördüm, ne bileyim içim buruldu, sanki abimi benden çalmışsınız duygusuna kapıldım. Kıskandım sizi.

    Sermet
    İlk öğrencilerden

    Reply
  22. Ece Ceylan Baba

    Dün ilk kez yüzleşebildim gidişinizin ardından… Dünyanın öbür ucundan ulaştı acı haber, ancak inanmayı ertelemişim.

    Dün ilk kez geçebildim boş odanızın önünden, içeriden seslenmenizi bekledim…

    …Duyamadım, duyamayacağız ve buna alışmak zorunda kalacağız…

    Reply
  23. kubilay çörekci

    1992 yılında hocamın sınıfa ilk girişi (Dokuz Eylül Mimarlık) bize bakışı ve ilk cümle,

    “Siz mimar olacaksınız”

    İlk soru : “Briç oynamayı bilen var mı?”

    Hocam o an hayatımı değiştirmeye başlamıştı yaşama bakışımızı, insanları, mekanı anlamamızı sağlamıştı.

    İlk işimi hocam buldu bana,

    şu an kendimi babasız kalmış gibi hissediyorum.

    Kubilay Çörekci

    Reply
  24. Emel Şimşek

    Saygıdeğer Ahmet hocam ile yaklaşık 10 yıldır birlikte çalıştık. Her sabah gelip kıyafetlerimize, ayakkabılarımıza ve saçlarımıza takılırdı. Mutlaka hergün başına komik bir olay gelir, bize bunları anlatır ve bizleri çok güldürürdü, hiç üzmedi bizi. Arada birbirimize kırıldık ama onun kızgınlığı, kırgınlığı saman alevi gibiydi, hep gönlümüzü almasını bildi. Birde benim el yazımı hiç beğenmezdi “sen fakülte sekreterisin böyle el yazısı olmaz” derdi 🙂 Onu tanıdıkça daha çok sevdik. Eşimden, çocuğumdan ve ailemden daha çok onu gördüm karşımda. Ben bir dekan, bir yönetici ve iyi yürekli bir insan kazandım, onu kaybettiğimi düşünmüyorum.

    Reply
  25. Ceyda Eren

    Sevgili Hocam,
    Aslında söylenilecek çok şey var ama söyliyecek hiçbir şey bulamıyorum.Daha 9 ay olmuştu sizi tanıyalı ama sanki yıllardır tanıyordum.Tek kelimeyle mükemmel bir insandınız.Bana öğreteceğiniz çok şey vardı.Tatile çıkarken merak etme bir hafta yalnızsın ben bir hafta kalır gelirim duramam dediniz …Her zamanki gibi şaka gibi gittiniz.Ama bu sefer kötü bir şaka oldu :(((((( Gerçekten şaka olmasını tüm kalbimizle isterdik.

    Bizler bu kadar üzülüyorsak Özen hocam ve Deniz’in canı nasıl yanıyordur.Allah sabır versin…

    Reply
  26. Sermet Elçi

    9 Ağustos 2013…

    Bir fırtına daha koptu beynimde, günbatısından esen
    Bir yaprak daha savrulup düştü yüreğimden
    Bir düş gördüm beni geçmişe götüren.
    Bilmiyorum neden…

    Bir çınar devrildi parkın birinde,
    Kocaman kökleri fışkırdı yerden.
    Yaşı altmış yedi, kökleri bin yüz altmış yedi.
    Bilmiyorum neden…

    Bir adam var karşımda hep gülen
    Dün mü? Bu gün mü? Yoksa yarın mı?
    Zaman durdu gözlerimde
    Bilmiyorum neden…

    Gitti bir bilinmeze kendiliğinden
    Hem de İzmir’den gelip, Beşiktaş’ın göbeğinden
    Bilmiyorum neden…

    “Geldiğinde uyku bir özlem olur bana” diyor tangomuz.
    BİLİYORUM neden.

    Sermet

    Reply
  27. Gülce Kuntay

    Belki de onu “Ahmet Amca” olarak çağıran nadir insanlardandım ve bu yüzden hep garipsenirdi bu sözüm.

    Mimarlık mesleğinde ilerlediğim bu yolda hep “ilk”lerle hatırlayacağım onu.
    İlk projeme Özen Teyze ile şöyle bir baktıktan sonra “Daha çok eskiz çizmen lazım kızım.” diyerek tatlı sert uyarmıştı beni.
    Hala kullanmaya kıyamadığım ilk eskiz defterimi Eyüce’lerden almıştım.
    İlk stajımı onun sayesinde boğaza karşı yapmıştım.
    Mütevazi Türk Sanat Müziği arşivime ilk takdiri ondan almıştım. Hatta kızı Deniz’le birlikte şarkılara eşlik ettiğimizi gördüğünde “yaşımızdan beklenmeyecek bu hareket” için bizi kutlamıştı.
    Her şey bir yana, mimar olma maceramı başlatan kişi olarak hayatımda ve anılarımda hep şu sözüyle yaşayacak:
    “Sen bu puanla İTÜ Mimarlık istemiyorsan, acilen doktor kontrolünde altı ay açık hava tedavisine ihtiyacın var kızım.”

    Ona “Ahmet Hocam” demeyi dört gözle bekliyordum, en azından bir dersine girebilmeyi. Yetişemedim.

    Reply
  28. Sermet Elçi

    Hocam canım hocam,

    Biraz önce “Tasarım nedir?” televizyon programının
    sitedeki videosunu izledim.
    Yanımda yamacımda hissettim seni,
    sanki stüdyoda seni bekliyorum da, sunumun bittiğinde,
    “Hadi Sermet tamam, gidiyoruz,” diyeceksin gibi geldi bana.
    Demedin hocam, demedin.
    Tek başına aldın başını gittin.

    Gidenler artık sizi sevmesin derler ama,
    sen gene de beni sevmekten vazgeçme hocam,
    günü geldiğinde tekrar buluşup sarılana dek
    hep benimle olacaksın.

    Ben seni çok seviyorum be hocam.
    Sermet

    Reply
  29. Sermet Elçi

    Özür dilerim hocam,

    Hocam, abim, dostum,
    Sen gidince bir şeyin farkına vardım:
    Ben seni bir daha göremeyeceğim, seninle bir daha beraber olamayacağım, anılarımıza yeni anılar katamayacağım, seninle paylaşamayacağım için o kadar çok üzüldüm ve üzülüyorum ki anlatamam sana.

    Hocam sence bu bencillik değil de nedir? Ben çok bencil bir adamım Ahmet Abi. Özen Ablam “Daha yapacak çok şeyi vardı,” dediğinde farkına vardım bencilliğimin. Ablam sadece seni kaybettiği için değil, senin yapacaklarını yapamadığın için, yarım bıraktığın, tamamlamaya fırsat bulamadıkların için de üzgün. Ben ise sadece ve sadece seni kaybettiğim için…

    Özür dilerim abi, gerçekten çok özür dilerim.
    Lütfen affet beni hocam…

    Sermet

    Reply
  30. Işıl uçman Altınışık

    Ölüm karşısındaki edilgenlik bu şifasız hüznün kaynağı.kayıp.yarım kalmışlık.
    Ancak her kayıp aynı zamanda buluşturduklarının toplamıdır.
    Ahmet hocam,
    Hep birlikteyiz.

    Reply
  31. Aysel Cetinsoy

    Az once face de gordum genc meslekdaslarım paylasmıslar 20 Eylul gunu yasadıklarımızı bir kere bir kere daha ve bir kere daha izlemekten alıkoyamadım kendimi zira simdiden cok ozledik…Oysa ben hala telefonum calacak ve siz bana ya muzip birseyler soyleyip beni guldurecek ya dostca saglıgımı sorup cok iyi bir doktor ismi ogrendiginizi yada bir sıkıntım olup olmadıgını soracak belki de cumartesi guzergahını bildirip gel birlikte gezelim diyecek veya oglum icin kızı istemeye giderken bana haber ver ben de gelirim diyeceksiniz diye bekliyorum…Yeniden bulusuncaya kadar anılarımız ,ogrettikleriniz,gorselleriniz ve ses kayıtlarınızla idare etmek zorundayız galiba…

    Reply
  32. Sermet Elçi

    DERSİMİZ AHMET EYÜCE,

    Merhaba,
    Dersimizin ismi Ahmet Eyüce.
    Bu dersi ben 39 yıl okudum. Severek, çok şey öğrenerek ve de hep gülerek okudum.
    Takdir edersiniz ki 39 yıllık bir birikimi bir yazıda özetlemek mümkün değil. Bu nedenle bu yazıda Ahmet Eyüce dersi ile ilgili ipuçlarını aktarmaya, kapıları açmanıza yardımcı olacak anahtarların tarifini yapmaya çalışacağım.
    Derse başlamadan önce kısaca kendimi tanıtayım.

    Ben Sermet Elçi,
    E.Ü.M.B.F.M.M.Y.O. mimarlık bölümü lisans eğitimini 1976 yılında tamamlayan ve 1974 yılında, Eyüce’nin akademik hayatına başlarken verdiği ilk dersin öğrencisiyim. 1974 yılında üçüncü sınıfında Ahmet Eyüce ve Özen Eyüce dersleri ile tanıştım. Her iki dersi de 39 yıldır okuyorum. Sıfatlarla tanımlayamadığım, bence sıfatlarla tanımlanması da pek mümkün olmayan Ahmet Eyüce 9 Ağustos 2013’te bana son dersini de verdi.

    Bu arada özellikle belirtmek isterim ki, Özen Eyüce dersi de “Ahmet Eyüce dersi kadar eğlenceli gözükmese de” çok ama çok şey öğrenilecek ve çok keyifli bir derstir. Hepinize önerir ve Özen hocama bana kattıkları için müteşekkir olduğumu belirtir, şükranlarımı sunarım. İyi ki Sizi tanıdım, iyi ki varsınız Özen Hocam ve ben iyi ki sizin de 39 yıllık öğrencinizim. Dilerim daha çok uzun yıllar bana hocalık yaparsınız.

    Daha önce de belirttiğim gibi, Ahmet Eyüce ile 1974 yılında 3. sınıf öğrencisi iken tanıştım. O zamanlar ODTÜ’yü yeni bitirmiş, ilk dersine gelmiş “asistan mimar Ahmet Eyüce” idi dersin ismi, çok ama çok şey öğrenebileceğimi daha ilk derste anladım.

    Bana mimarlığın ne demek olduğunu, mimarın kim olduğunu, ne iş yaptığını öğretti. Kısa bir süre sonra meslektaş olacağımızı söyleyen bir adam vardı karşımda. Bana mesleğimin tanımını soruyor ve ne yazık ki ben dahil sınıfta kimse bilmiyordu ve 3. sınıf öğrencisiydik. Utandım.

    Öğretti bana, öğretti sınıfta öğrenmek isteyenlere,
    Sonuç olarak bana mesleğimin ne olduğunu, benim ne olmak istediğimi öğretti..
    Sonra “yüksek mimar” oldu dersin ismi, başkalarına öğretti. ”Doktor” oldu, “doçent” oldu, “profesör” oldu, hep öğretti.
    Benim arkadaşım oldu, dostum oldu, sırdaşım oldu. İyi günde kötü günde hep ama hep yanımda oldu, sürekli öğretti, ama öğretirken de hep güldürdü. 60 yıllık yaşamımda tanıdığım, güldürerek öğretmeyi beceren ilk ve tek kişidir Ahmet Eyüce…

    Liderdi, kendisine hem saygı duyarsınız, hem seversiniz, hem gülersiniz, hem de onu sürekli görmek, konuşmak istersiniz. Ama kendisinden çekinirsiniz de.
    Böyle bir kişiliğe “Lider” denilmez de ne denilir? Ahmet Eyüce gerçek liderlik vasıflarının tümünü kendisinde toplayabilmiş nadir insanlardandır. Bence Eyüce, koruma altına alınması gereken 1. dereceden tarihi varlık diye de tanımlanabilir. Sonuç olarak arkadaşlar, Ahmet Eyüce anlatmakla bitmez.
    “Eğer sizler mimar, iç mimar bölümlerini bitirmek, bu bölümlerin diplomalarını almak istiyorsanız, zordur meşakkatlidir ama çalışırsanız, sebat ederseniz bir şekilde alırsınız,” derdi Eyüce.

    Ama gerçek anlamda mimar, iç mimar olmak istiyorsanız, ben size Ahmet Eyüce’nin ilkelerini sizinle paylaşarak yardımcı olabilirim:

    Öncelikle, kendinize ve çevrenize dürüst davranın,

    Her şeye yapıcı ve eleştirel gözle bakmayı öğrenin. Bu iki kavram arasındaki bıçak sırtı dengeyi sakın kaçırmayın, bu dengeyi kurmak zordur ama olanaksız değildir.

    İyiden, güzelden ve doğrudan yana olun, ancak bu kavramların izafi kavramlar olduğunu da sakın unutmayın.

    Doğrunuzu savunun ama yapıcı eleştirilere her zaman açık olun, bu eleştirileri can kulağı ile dinleyin. Yıkıcı eleştirilere pabuç bırakmayın, kafanızı da takmayın.

    Kıskanç olun ama dozunu sakın kaçırmayın.

    Paylaşımcı olun, paylaşın ki sizinle de paylaşsınlar, ama gene de işin püf noktasını kendinize saklamayı unutmayın.

    Seçici olun.

    Hedefleriniz olsun, hedefleriniz değişebilir hiç önemli değil, değişsinler. Yeter ki siz hedefsiz kalmayın. Maymun iştahlı da olmayın tabi ki, sebatkâr olun.

    Araştırmacı olun, sorgulayın, çekinmeden sorun.

    Gülmeyi ve güldürmeyi öğrenin, yaşadığınız her ama her olayda komik gülünesi bir yan olduğunu bilin, onu bulun.

    Teorinin enginliğinde boğulmayın, açılabildiğiniz kadar açılın ama iyi bir mimar olmak istiyorsanız, muhakkak uygulama deneyimi kazanın, profesyonelce yapmak zorunda değilsiniz, ama nasıl yapıldığını bilin.

    Kullanacağınız malzemenin özelliklerini, sınırlarını size neler verebileceğini, nasıl yararlı olacağını çok ama çok iyi öğrenin. “Tel kadayıftan börek” yapmaya kalkmayın.

    Ahmet Eyüce bu örneği duyduğunda; “Denedin mi? Ya olursa, bence önce denemelisin” diyecektir. Siz de “Denenmişi denemek vakit kaybıdır” diye cevap verdiğinizde, “Ya deneyen becerememişse? Ya sen becerebilirsen?” diye sorduğunda, tatmin edici herhangi bir cevabınız varsa birinci sınıfı geçmişsinizdir.

    Bakmayın, baktığınız görün, gerektiğinde gözlerinizle fotoğrafını çekmeyi öğrenin. Fareyi yakalamak için yuvasının çok yakınına dolgun bir peynir parçası koymuşlar. Fare kokuyu alınca, yuvasından çıkmadan önce, peynire bakmış bakmış; “Mesafe kısa, peynir büyük, bu işte bir iş var” diyerek yuvasından çıkmamış.
    Bunu becerdiğiniz de ikinci sınıfı da geçmişsiniz demektir.

    Benim kısaca Ahmet Eyüce dersinden sizlere aktarabileceğim bunlar. Bunları becerebildiğiniz takdirde arkası zaten gelir merak etmeyin.

    Ayrıca “tel kadayıftan börek yapılıyormuş” bilginize…

    Sermet Elçi

    Reply
  33. Sermet Elçi

    Hocam,

    Bugün 24 Kasım 2013 pazar ve ben Bakırköy Belediyesinin yaptırdığı ‘Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’ inşaatını (opera binasını) bitirmeye çalışıyorum.
    Böyle bir eserin yapımına katkı koyabildiğim için çok mutluyum.

    Hocam olarak senden, ustam olarak Berk Or’dan (Berk abimden) öğrendiklerimin bu mutluluğu yaşamamda çok büyük payı var.
    Size çok teşekkür ederim. İkinize de minnettarım.

    Hocam,
    İnşaatı 09.12.2013 tarihinde seni saygı ve sevgiyle anarak teslim edeceğim.
    Seninle ve sensiz geçen 120. günde…

    Sermet

    Reply
  34. ÇAĞDAŞ CAN BİRANT

    Sayın Hocam,

    Ben ve arkadaşlarım, İYTE’de Bilgisayar Mühendisliği okumamıza rağmen sizin bir tek jürinizi bile kaçırmazdık. Olaylara bakış açınız ve zekanız öyle büyük bir yıldızdı ki, hani takip edilmesi gerekenlerden…

    Sonsuz saygılarımızla…

    Çağdaş

    Reply
  35. Sermet Elçi

    Hocam,
    Sen gideli bir ay daha geçti.
    Zaman durmak bilmeden akıp gidiyor.
    Zaman aksın dursun ne fark eder.
    Seni unutturmaya gücü yetmez ki……..
    Ne mutlu bana,
    Ahmet Eyüce, hocam oldu, ağbim oldu, dostum oldu.
    Ne mutlu bana, seninle birlikte yaşamı paylaşma fırsatım oldu.
    Seni tanıma fırsatı bulamayanlar için gerçekten üzgünüm.
    Sermet

    Reply
  36. Sermet Elçi

    Yapraklar düştü yüreğimden
    Teker teker,
    Her biri bir yerlere savrulup gittiler.
    Hasret dolu yorgun yüreğim,
    Gelmeyecek baharı bekler…….

    …… Hocam seni çok ama çok özledim.
    Sermet Elçi
    09.05.2014

    Reply
  37. Sermet Elçi

    Hocam,
    Gördüm ki;
    Hayat sadece tesadüfler zincirinden ibaretmiş.
    Tesadüfen Dünya’ya geliyoruz.
    Tesadüflerle yaşıyoruz.
    Tesadüfen Dünya’dan gidiyoruz.
    Sermet Elçi

    Reply
  38. CEM

    Bir süredir üzerine çalıştığım bir konu var, bu konuda okuyor, düşünüyor ve yazıyorum. 8 Haziran 2014 gecesi rüyamda Ahmet Eyüce’yi gördüm. Moskova’ya gelmişti ve kendisine kenti ve üzerinde çalıştığım konuyu anlatıyordum. Karşılıklı sohbet ettik; daha doğrusu o kenti incelerken benim söylediklerimi dinliyor gibi yapıyor, ilgisini çeken noktalarda önemli cevaplar ya da fikirler ortaya koyuyordu. O ‘sohbetimiz’den notları uyanır uyanmaz not defterime işledim.
    Kendisi değildi; benim zihnimdeki Ahmet Eyüce’ydi. İhtiyaç duyduğum cevapları ona verdirmiştim. Fakat uyanınca sorduğum şey: uzunca zamandır emek verdiğim bu mimari çalışmayı konuşmak için zihnim neden Ahmet Eyüce’yi seçmişti? Bunun onlarca nedeni var…
    Hayatımda ciddi izler bırakan biriydi, bu izlerle birlikte ilerlemeye devam ediyorum.

    CEM Y. – 10.06.2014

    Reply
  39. sermet elçi

    Hocam;
    Sesini duymayalı birlikte gülmeyeli yarın bir yıl olacak.
    Zaman akıp gidiyor.
    Seninle ama sensiz geçen günlerde yanına başka dostlarım da geliyor.
    Ben ise sözün bittiği yerdeyim.
    Seni çok ama çok özledim hocam.

    Sermet

    Reply
  40. CEM

    Sevineceğiniz bir haber verecektim size, gelip anlatmayı hep erteledim. Bir yıldır o sevinç içimi burkuyor, ve artık ne yaparsam yapayım yeterli gelmiyor. ‘Ahmet Hoca bir adım fazlasını beklerdi’ diyorum, devam ediyorum ve ediyorum. Bir yıl oldu, hala içim burkuk.

    Reply
  41. sermet elçi

    Merhaba Hocam,
    Zaman akıp gidiyor, aylar geçiyor.
    Gel gör ki;
    Bizdeki seni eskitemiyor.
    Ne mutlu bize,
    Seni tanıdık,
    Seninle beraber olmanın güzelliğini yaşadık,
    Yaşamımızı seninle paylaşma fırsatını yakaladık.
    Sermet

    Reply
  42. Ülkü Aksu Ezen

    Ahmet Eyüce’nin İzmir’deki en eski öğrencilerinden biriyim.
    Ondan iyi mimar ve iyi insan olabilmek için iyi ile kötüyü,mutlaka olması gerekenle kesinlikle olmaması gerekeni öğrendim.Ondan soyut bir konuyu tanımlanabilir hale getirmenin mümkün olduğunu öğrendim. Daha bir sürü konuyla ilk defa onun neşeli derslerinde karşılaştım, bu başlangıçtan sonra mimarlık mesleğini seçtiğim için hep mutlu oldum.
    Ahmet abiyi kaybettiğimize bir yıldır inanamıyorum,Özen ablaya,onu tanıyan herkese başsağlığı dilerim.
    Ülkü Aksu Ezen
    DEÜ 82 Mezunu

    Reply
  43. Doğan Özbağcı

    Sayın hocam, mezun olduktan hemen sonra sizinle geçirdiğim 2 yıllık iş hayatımda sizden öğrendiğim hayat dersleri sanki sırtımıza takılmış kanatlar gibi idi, sayenizde içimizdeki tasarım aşkının dışa vurumu yanısıra öğrettiğiniz hayatımızda dimdik durabilmeyi, özgüven, disiplin, sorumluluk anlayışlarımızın gelişmesi ile bugünlere kadar geldik, Rahat uyuyun hocam, dualarımız sizinle, yetiştirdiğiniz nesillerin hayata kattığı her faydalar sizi sonsuzlukta ışığınızı yükseltmektedir. Şiirden anlamam ama aşağıdaki satırlar sizin için hocam,

    Bir yıldız kaydığını sandılar boğazın üstünden
    Yanılmış görenler, kayan yıldız olamaz ki,
    Benim gördüğüm gökyüzünden açılan bir kapı,
    Olsa olsa Hocamın en büyük tasarımı,
    Nasıl olsa kainatı emanet etmiş yetiştirdiği nesli,
    Şimdi sıra geldi her üstad gibi yukarıdan bizi izlemek
    Merak etme hocam, kainat bize emanet,
    Beni hala uyutmayan senin emanetin.

    Saygılarımla, Uykusuz,

    Reply
  44. DİLAY DEMİRCİ

    Sayın Hocam, tüm Mimarlık eğitimim boyunca engin tecrübeleriniz ve siz hep bizimle oldunuz, öncelikle sizi tanıdığım için çok onurluyum. Işıklar içinde uyuyun.. Hiç unutmam ‘Ben hala öğrenciyim bu hayatta..’ sözünüzü. Yıllar sonra bile sizi anıyoruz, bugün Sn. Banu Binat ile yaptığımız toplantı da bile sizden ve mimarlığa verdiğiniz değerden söz edebiliyoruz. Saygı ve Özlemle…

    Reply
  45. Kubilay Çörekci

    Dün gibi hocamın kaybı baktım ki 12 yıl olmuş.

    Mekanı cennet olsun hep kalbimde ve aklımda kıymetli hocam ….

    Reply

Leave a Reply to BAUMEZUN Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *